#verim düşüşü
Explore tagged Tumblr posts
Text
Dr. Oğuz Tutal yazdı: İklim değişikliği tarımı vurdu
Türkiye için önemli beş tarımsal ürünün iklim değişikliğinden nasıl etkilendiğini inceleyen bir araştırmaya göre, üretimde en büyük tehlike kuraklık ve aşırı sıcaklar. Düşük veya düzensiz yağışlar da verimi düşürüyor. Gerekli önlemler alınmazsa, gıda enflasyonu daha da şiddetlenebilir. Tarım, iklim değişikliğinin en önemli sorumlularından olduğu gibi, etkileri karşısında en kırılgan sektörlerin…
View On WordPress
#ayçiçeği üretimi#buğday üretimi#çay üretimi#gıda enflasyonu#iklim değişikliği#kuraklık#pamuk üretimi#sıcaklar#su yönetimi#tarım etkileri#tarım politikaları#tarımsal ürünler#Türkiye tarımı#verim düşüşü
6 notes
·
View notes
Text
20 Bin Dekar Alanda Yetişen Ürünlerde Verim Düşüşü: Tarlada Fiyatlar 25 Lira!
Bafra Ovası’nda Kışlık Sebze Üretimi Bafra Ziraat Odası Başkanı Osman Tosuner, AA muhabirine yaptığı açıklamalarda, Bafra Ovası’nda toplam 130 bin dekar alanda kışlık sebze üretimi gerçekleştirildiğini belirtmiştir. Bu yıl ovada özellikle karnabahar üretimi dikkat çekmektedir. Karnabahar, 20 bin dekar alanda yetiştirilmektedir. İklim Koşulları ve Üretim Verimleri Tosuner, bu yıl Ağustos ve Eylül…
0 notes
Photo
Gürsu Deveci Armudu'nda Verim ve Kalite Düşüşü TAHA TÜTÜNCÜ Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından coğrafi işaretle tescillenen Gürsu Deveci Armudu, bu yıl beklenilen verimi sağlayamadı. Üreticiler, kuraklık ve sulama sorunları neden https://bursahabermedya.com/gursu-deveci-armudunda-verim-ve-kalite-dususu/ #Gürsu #bursahaber #bursasondakika #bursahaberleri #haberler #bursa
0 notes
Text
0 notes
Text
Prof. Dr. Gökhan Özertan’dan iklim değişikliğiyle ilgili uyarı: “30 yıl içinde kayısıda yüzde 40, fındıkta yüzde 20 verim kaybı yaşanabilir”
Prof. Dr. Gökhan Özertan’dan iklim değişikliğiyle ilgili uyarı: “30 yıl içinde kayısıda yüzde 40, fındıkta yüzde 20 verim kaybı yaşanabilir”
Prof. Dr. Gökhan Özertan’dan iklim değişikliğiyle ilgili uyarı: “30 yıl içinde kayısıda yüzde 40, fındıkta yüzde 20 verim kaybı yaşanabilir” Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan, gelecek 30 yılda iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle tahıllar, fındık, kayısı ve üzüm gibi Türkiye’nin önde gelen tarım ürünlerinde büyük oranlarda verim düşüşü yaşanacağı…
View On WordPress
0 notes
Text
Prof. Dr. Gökhan Özertan’dan iklim değişikliğiyle ilgili uyarı: “30 yıl içinde kayısıda yüzde 40, fındıkta yüzde 20 verim kaybı yaşanabilir”
Prof. Dr. Gökhan Özertan’dan iklim değişikliğiyle ilgili uyarı: “30 yıl içinde kayısıda yüzde 40, fındıkta yüzde 20 verim kaybı yaşanabilir”
Prof. Dr. Gökhan Özertan’dan iklim değişikliğiyle ilgili uyarı: “30 yıl içinde kayısıda yüzde 40, fındıkta yüzde 20 verim kaybı yaşanabilir” Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Özertan, gelecek 30 yılda iklim değişikliğinin etkileri nedeniyle tahıllar, fındık, kayısı ve üzüm gibi Türkiye’nin önde gelen tarım ürünlerinde büyük oranlarda verim düşüşü yaşanacağı…
View On WordPress
0 notes
Text
Küresel İklim Değişikliğinin Kaçınılmaz Sonucu Kapıya Dayandı
https://www.voorgo.com/haber/gundem/kuresel-iklim-degisikligi.html
Küresel İklim Değişikliğinin Kaçınılmaz Sonucu Kapıya Dayandı
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün son haritası Türkiye’nin şiddetli kuraklık riskiyle karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Geçen yıla oranla yağışlar yüzde 53 düştü. Meteorolojik kuraklık Türkiye’de kuru tarım alanlarında verim kaybına neden oluyor. Önümüzdeki aylarda yer altı suları ile nehirlerde debi düşüşü dolayısıyla hidrolojik kuraklık riski de var. Türkiye’nin tarımsal kuraklık için acil önlemlere ihtiyacı var. Tarım ve […] Devamını Oku…
0 notes
Text
TÜFENKCİ: “2020 BÜTÇESİYLE TÜRKİYE’Yİ ŞAHA KALDIRACAĞIZ”
Gümrük ve Ticaret Eski Bakanı, AK Parti MKYK Üyesi ve Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 2020 yılı bütçesine baktığımızda ‘On Birinci Kalkınma Planı ve Yeni Ekonomik Program’ hedeflerimizi merkeze alan, her alanda gelişmeyi öngören, çalışanı, emekçiyi, üreticiyi, çiftçiyi, kadınlarımızı ve gençlerimizi destekleyen, kısaca 82 milyonun bütçesi olduğunu görüyoruz” dedi. 2018 yılı kesin hesabı ve 2020 yılı bütçesi üzerinde AK Parti grubu adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde konuşan Tüfenkci, “Milli iradenin tecelligâhı meclisimizdeki bütçe görüşmelerinin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bugün itibarıyla 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ve 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'ni tamamlamış olacağız. Bu süreçte her bakanlığın bütçesini görme şansı bulduk. Yüce meclisimiz, geçtiğimiz on bir gün boyunca bütçe üzerine ilgili ilgisiz, haklı ve haksız değerlendirmelere sahne oldu. Kuşkusuz, bu değerlendirmeler, demokrasinin gereği ve milletimizin sesi olması dolayısıyla oldukça kıymetlidir. Her şeye rağmen verimli bir bütçe görüşmesi süreci geçirdiğimizi düşünüyorum” dedi. Milletvekili Tüfenkci, Türkiye’nin her alanda 4 kat büyüdüğünü kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: Muhalefetin de 90'lı yıllarda kaldığını biraz önceki konuşmalarda görmüş olduk. Niye görmüş olduk? Daha hâlâ zannediyorlar ki Türkiye'nin sadece bir Atatürk Barajı var, Atatürk Barajı'nın dışında bir baraj AK Parti döneminde yapılmadı. Sadece AK Parti döneminde 565 baraj yapıldı. Baktığımız zaman, Ermenek ve Deriner Barajı yükseklik bakımından… Yusufeli Barajı dünyanın en büyük barajı, ondan yükseğini de yapmaları mümkün değil. Sadece Deriner Barajı'ndan Türkiye'nin yıllık kazancı 6 milyar. Dolayısıyla bu noktada biz 90'lı yılları çoktan aştık ve gelinen noktada her alanda en az 3,5-4 kat büyüyen bir Türkiye var.” “AK PARTİ İLE BİRLİKTE BÜTÇE AÇIKLARI AZALMIŞ VE SON BULMUŞTUR” “AK Parti olarak on yedi yıllık dönemde siyasi ve ekonomik istikrarın göstergesi olan 18'inci bütçemizi görmüş olmanın gururunu yaşıyoruz” diyen Tüfenkci, sözlerine şöyle devam etti: “On yedi yıllık iktidarımız döneminde bütçe disiplinindeki istikrarlı duruşumuzu her zaman sergiledik ve bu bütçede de bunu görüyoruz. AK Parti yönetimiyle birlikte, uzun yıllar Türkiye'nin gündemine oturan bütçe açıkları azalmış ve son bulmuştur. 2002 yılında yüzde 11,2 olan bütçe açığının 2018 yılı sonlarına doğru yüzde 2'ye düştüğünü görüyoruz. Bütçe disiplinini esas alan ve güven veren yönetimlerimizle faiz harcamalarında dramatik bir düşüşü yaşadık. 2002 yılında faiz harcamalarının bütçe içerisindeki payı yüzde 43,2 iken 2020 yılı bütçesinde bu oranın yüzde 12,7 seviyesinde kalması beklenmektedir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin 2020 yılı bütçesine baktığımızda ‘On Birinci Kalkınma Planı ve Yeni Ekonomik Program’ hedeflerimizi merkeze alan, her alanda gelişmeyi öngören, çalışanı, emekçiyi, üreticiyi, çiftçiyi, kadınlarımızı ve gençlerimizi destekleyen, kısaca 82 milyonun bütçesi olduğunu görüyoruz.” “TÜRKİYE EKONOMİSİ HEDEFLERİNE KARARLILIKLA YÜRÜMEYE DEVAM EDECEKTİR” Ekonomide yaşanan dalgalanmalar, uygulanan yaptırımlar ve bölgesel belirsizliklerin Türkiye’yi hedeflerinden uzaklaştırmadığını ifade eden Tüfenkci, “Küresel ekonomi, ticaret savaşları başta olmak üzere, Brexit, para ve maliye politikalarına ilişkin belirsizlikleri ve jeopolitik gelişmeler etkisiyle dünya ticaretinin zayıf seyrini sürdürdüğünü de görmekteyiz. Bu durum uluslararası kuruluşlar tarafından da teyit edilmektedir. IMF, yüzde 3,9 olan 2019 yılı ekonomik büyümesinin tahmin oranlarını yüzde 3'e düşürmüş, dikkatinizi çekmek isterim ki bu oran, son on yılın en düşük seviyelerindedir. 2019 yılında küresel büyümenin yüzde 1,4 seviyesinde kalacağı da ifade edilmektedir. Dünya Ticaret Örgütü ise 2019 yılı dünya mal, ticaret artışı oranına ilişkin tahminini yüzde 4'ten yüzde 1,2'ye indirmiştir. Küresel ekonomideki yavaşlamaya ve ticaret ortamındaki olumsuzluklara rağmen, Türkiye ekonomisi dengelenme ve toparlanma sürecine girmiştir ve hedefine de kararlılıkla yürümeye devam edecektir. Ekonomide yaşanan dalgalanmalar, uygulanan yaptırımlar ve bölgesel belirsizlikler Türkiye'yi hedefinden uzaklaştırmamıştır, aksine, bizleri hedeflerimize daha da yakınlaştırmıştır” diye konuştu. “DÜNYANIN EN HIZLI BÜYÜYEN EKONOMİLERİNDEN BİRİ OLDUK” Dış ticarette Türkiye’nin çizilen tablonun aksine, oldukça gü��lü ve olumlu bir performans sergilemeye devam ettiğine dikkat çeken Tüfenkci, “2019 yılında küresel ihracat birçok ülkede azalış gösterirken Türkiye güçlü konumunu koruyarak ihracatını artırmaya devam etmektedir. Nitekim, bir örnek vereyim, Dünya Ticaret Örgütünün verilerine göre, ilk dokuz ayda verisi açıklanan 69 ülkeden 50'sinin ihracatında azalış görmekteyiz. Buna karşın, Türkiye, ihracatını yüzde 2,3 oranında artırmıştır. Ülkeler sıralamasına baktığımızda, artış oranı bazında ihracatta 7'nci sıradayız; değer olarak da ihracat artışında 5'inci sırada bulunmaktayız. 2002 yılında 5 milyar doların üzerinde ihracat yapan tek sektörümüz varken bugün 5 milyar doların üzerinde ihracat yapan 11 sektörümüz bulunmaktadır. Genel ticaret sistemine göre nominal ihracat, ekim ayında, on iki aylık miktara baktığımızda, 179,9 milyar dolara ulaşmış, on iki aylık ithalatsa 205 milyar dolara gerilemiştir. Burada baktığımızda, yine, çizilenin aksine, makine ve teçhizatlardaki göreceli azalışın -esasında, azalış değil- yerli üretimle doldurulduğunu görebiliriz. Makine ve teçhizat üretiminde sadece 2010 ile 2018 arasındaki artış rakamlarını söyleyeyim sizlere: Biz yüzde 103,7 oranında makine ve teçhizat üretimimizi artırmışız. 2018'de de 2019'da da yerli üretimin artması devam ediyor. Bu, hükümetimizin yerli üretime vermiş olduğu desteklerden dolayıdır. 2019 yılı sonunda yıllık ihracatımızın 180 milyar doları aşmasını bekliyoruz. 2020 yılında ise hedeflenen ihracat 190 milyar dolardır. Hükümetlerimizin sağladığı destek ve teşviklerle, inşallah, dış ticarette yakaladığımız bu yüksek ivme daha da artarak devam edecektir. Bilindiği üzere, 2018 yılının ikinci yarısında ülkemiz ekonomisine karşı, özellikle döviz kuru kanalıyla ciddi spekülatif saldırılar gerçekleşti. Döviz kurunda yaşanan dalgalanmalar, bir yandan enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluştururken diğer taraftan da büyüme rakamlarını olumsuz etkiledi. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Hükümet olarak küresel koşullardaki belirsizliklerin ve ülkemize karşı yapılan ekonomik saldırıların üstesinden gelmek için denge, disiplin ve dönüşümü önceleyen Orta Vadeli Program oluşturuldu. Bu kapsamda, öncelikli hedeflerimizi enflasyonla mücadele, cari açığın azaltılması, sağlıklı ve sürdürülebilir büyüme olarak ortaya koyduk ve politikalarımızı da bu hedeflere uygun olarak sergiledik. Faizi enflasyonun müsebbibi görerek faizleri düşürme, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürme mücadelesini bu bütçede de görmekteyiz. Son dönemlerde açıklanan rakamlar uyguladığımız politikaların etkisini gösterdiğini ve ekonomimizin toparlanma sürecine girdiğini de ortaya koyuyor. Nitekim, geçtiğimiz günlerde açıklanan Sanayi Üretim Endeksi ekimde geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 artış göstermiştir. Biraz önce imalat sanayisindeki kapasite kullanım oranındaki sekiz yıllık artışı söyledim, son kasım ayında da on beş ayın zirvesine çıktığını görmekteyiz. İmalat sanayisi katma değeri itibarıyla dünyada 2002 yılında 20'nci sıradayken bugün 13'üncü sıraya yükseldik. Tüm bu veriler ekonomimizin canlandığının da göstergeleri. Diğer taraftan, enflasyon verilerinde de önemli iyileşmeleri görüyoruz. Yılbaşından bu yana tüketici enflasyonunda 10 puana yakın düşüş sağlandı. Bu durumun yansımalarını güven endeksindeki iyileşmelerde de görmekteyiz. Yeni Ekonomik Program'da enflasyonun 2020 yılında yüzde 8,5'e, program dönemi sonunda da yüzde 4,9'a düşmesi hedeflenmektedir. İşte, bütçenin de buna uygun yapıldığını müşahede etmekteyiz. Faizlerde kayda değer düşüşler gerçekleşmiştir. Son beş ayda faizlerde 1.200 baz puan indirim sağlandı. Merkez Bankasının uyguladığı gerçekçi para politikası ve kamu bankalarının üreticinin yanında güçlü duruşuyla piyasalar üzerindeki faiz baskısı da bertaraf edildi. Türkiye için kronik bir problem olan cari işlemler dengesinde cumhuriyet tarihinin en yüksek cari fazlasını verdik. 2019 yılı Eylül ayı itibarıyla yıllıklandırılmış cari işlemler dengesinde 5,9 milyar dolar fazla oluşmuştur. Bu sonucun ortaya çıkmasında kuşkusuz Hükûmetin aldığı yerinde ve doğru kararlar etkili olmuştur. 2019'un üçüncü çeyreğinde Türkiye ekonomisi yeniden büyümeye başladı. Bu büyüme rakamları gösteriyor ki ekonomimizi hedef alanlar bir kez daha hüsrana uğramıştır. Mali disiplinden taviz vermeden vergi indirimleri, istihdam teşvikleri ve kredi programları ekonomik büyümeyi desteklemektedir. Dördüncü çeyrekte inşallah yüzde 4 veya 5 oranında büyümeyi yakalayacağız ve bu yılı öngörülen şekilde, pozitif bir büyümeyle kapatacağız. Nitekim, uluslararası derecelendirme kuruluşlarının da tahminlerini bu şekilde yukarıya doğru revize ettiklerini görüyoruz. 2002-2018 yılları arasında ortalama yüzde 5,5 oranında büyüme kaydederek dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olduk. İhracatımızı da yine 36 milyardan 180 milyarlara, 190 milyarlara çıkardık. Geçtiğimiz on yedi yılda atmış olduğumuz tohumların bugün gerçekten hayata geçtiğini görmek, verim verdiğini görmek bizleri de mutlu etmektedir. Turizmde 2018 yılında 45 milyon ziyaretçiyle küresel düzeyde 2'nci sıradan daha da yükselerek inşallah 2020'de 50 milyonun çok üzerinde tamamlamış olacağız. Küresel doğrudan yatırımlar 2018 yılında yüzde 13 gerilerken Türkiye'ye gelen doğrudan yatırımlar yüzde 13 artarak 13 milyar dolara ulaşmıştır. Bazı arkadaşlar Türkiye değerlendirmesi yaparken özellikle uluslararası sermayenin Türkiye'ye gelmediğinden bahsederler oysa elimizdeki rakamlara baktığımızda durumun bunun tersi olduğunu da görüyoruz. Uluslararası jeopolitik baskılara rağmen, firmaların çoğu, özellikle Batı medyasının ve ülkemize karşıt lobilerin baskılarına rağmen, yatırım için Türkiye'yi tercih etmektedirler. 199 ülkenin yer aldığı en fazla dış yatırım alanı ülkeler sıralamasında, 2018'de, bir önceki yıla göre Türkiye, 4 basamak yükselmiştir. Ülkemize güvenen, yatırım yapan herkes kazanmıştır ve kazanmaya da Allah'ın izniyle devam edecektir. "Şirketler kapanıyor." deniliyor, ekim ayında kurulan şirket sayısı bir önceki aya göre yüzde 8,5 ve önceki yılın ekim ayına göre ise yüzde 18 oranında artış göstermiştir. Açılan şirket sayısındaki artış, yıllık yüzde 21'i bulmaktadır. Hükümetimizin yeni açıklamış olduğu "Değişim başlıyor." temalı Yeni Ekonomi Programı'yla birlikte, çok daha hızlı bir ivme yakalayacağımız da aşikârdır. Ekonomik toparlanma daha da hızlanacak ve yılın ilk yarısında yaşanan ekonomik kayıplar da telafi edilecektir. Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, AK Parti Hükümetleri döneminde, ekonomiden sağlığa, eğitimden sosyal hayata kadar her alanda cumhuriyet tarihinin en önemli icraatlarını başarmıştır. Her türlü terör saldırısına ve finansal saldırılara rağmen sağladığımız her iyileştirmeyi vatandaşımıza, esnafımıza, sanayicimize, üreticimize yansıtıyoruz. Gerçekleştirdiğimiz atılımlar, uluslararası arenada da karşılık bulmaktadır. Türkiye, İnsani Gelişme Endeksi'nde tarihinde ilk kez "çok yüksek insani gelişme" kategorisinde yer alarak, 189 ülke arasında 59'uncu sıraya yükselmiştir. Bu durum, Türkiye'de beklenen yaşam süresi, ortalama ömür süresi, bebek ölümlerinin azalması, kişi başına düşen millî gelirde önemli bir gelişme gösterdiğinin de kanıtıdır. Bu başarı on yedi yıllık AK Parti hükümetlerinin başarısıdır. Özellikle beklenen yaşam süresindeki artış AK Parti hükûmetlerinin sağlık alanında yürüttüğü başarılı performanstan kaynaklanmaktadır. 10 bin kişiye düşen hastane yatağı sayısı 24,8'den 27,9'a çıkarken nitelikli yatak sayısını da 19 binden 145 bine yükselttik. Sağlık yatırımlarımız sonucunda 1.000 canlı doğumda bebek ölüm hızını 31,5'ten 6,8'e, 100 bin canlı doğumda anne ölüm oranını ise 64'ten 13,6'a geriletmiş olduk. Birileri veya bazılarımız şehir hastanelerini eleştiri bombardımanına tutuyoruz. Orada birtakım finansmanlardan veya şunlardan, bunlardan dem vuruyoruz. Hâlbuki insanımıza sağladığı konfor, son teknolojilerin kullanılması, çalışanlarının rahat ortamda çalışması bizim insana verdiğimiz değerin bir göstergesidir. AK Parti, insan odaklı, insanı önceleyen hizmet yapmakta, dolayısıyla paradan da önemli insanımızın sağlıklı yaşamına, uzun ömürlü yaşamına ve sağlığa kolay erişimine önem vermektedir. Bugün sağlığa her vatandaşımız çok kolay ve dünyaya göre gerçekten çok ucuz bir şekilde ulaşabilmektedir” şeklinde konuştu. “SOSYAL YARDIM PROGRAMLARINI ÇEŞİTLENDİRDİK” Tüfenkci, AK Parti hükümetlerinin sosyal yardımlarda da dünyanın sayılı ülkeleri arasında yer aldığını ifade ederek, şunları kaydetti: “Sosyal yardım alanında reform olarak nitelendirebileceğimiz birçok yeni uygulamayı hayata geçirdik ve sosyal yardım programlarını çeşitlendirdik. Bu kapsamda 2020 yılı bütçesinde sosyal harcamalar için ayrılan kaynak miktarının 69,5 milyar liraya çıkarıldığı görülmektedir ve bu tutar 2020 yılı bütçesinin yüzde 6,3'üne denk gelmektedir. Baktığımız zaman, Türkiye'de 4,3 doların altında yaşamını sürdürenlerin oranının 1,6'ya geldiğini görmekteyiz. Bir önceki Başbakanımız burada, kendisi Ulaştırma Bakanıyken de Türkiye'nin bütün altyapısını halletti. Şimdi 2020 bütçesiyle de, inşallah, o altyapının üzerine üstyapıyı da kullanarak Türkiye'yi şaha kaldıracağız; buna da eminiz. Sizler de o yollardan, o köprülerden geçerek bunun konforunu ve keyfini inşallah yaşamış olacaksınız. Biz bir yandan ekonomiyi kalkındırırken bir yandan da terörle mücadele diyoruz. Bir yandan terörle mücadele derken demokrasimizi kalkındırmayı, demokrasimizi geliştirmeyi ve adalet noktasında da yeni reformlarla insanımıza daha adil bir düzeni de vadediyoruz. Ekonomimizin omurgası olan esnafımızın finansa erişimini sağlamak ve finansal maliyetlerini düşürmek AK Parti hükümetlerimizin her zaman önceliği olmuştur.”“TERÖRLE MÜCADELEMİZ ARALIKSIZ SÜRÜYOR” Milletvekili Tüfenkci, konuşmasını şöyle tamamladı: “Esnaf ve sanatkarlar kooperatifleri aracılığıyla esnaf ve sanatkarlarımıza sağlanan düşük faizli finansman desteği, bu yıl 23 milyar lirayı, toplam kredi ise 40 milyar lirayı bulmaktadır. Biz, ekonomiyi geliştirirken sınır ötesinde ve yurt içinde de terörle aralıksız mücadele ettiğimizi biliyorsunuz. Milletimiz teröre karşı dirayetli ve kararlı duruşuyla büyük başarılar elde etmiştir. Mücadelemiz, en son terörist etkisiz hale gelinceye kadar devam edecektir. Hem PKK'yla hem PYD'yle hem FETÖ'yle mücadelemiz Allah'ın izniyle, milletin desteğiyle de devam etmektedir. Bu vesileyle, bu topraklar için canını veren bütün şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet, gazilerimize de uzun ömürler diliyorum. Değerli Başkanım, değerli arkadaşlar; 2020 yılı bütçemizin milletimize, ülkemize hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah'tan temenni ediyorum, emeği geçenlere teşekkür ediyorum.” Read the full article
#Ankara#BülentTüfenkci#haber#habermalatya#haberler#malatya#malatyahaber#malatyahaberi#malatyahaberleri#TBMM
0 notes